30 Nisan 2014 Çarşamba

Kadınlarda Yumurta Dondurma İşlemi Nasıl Yapılır?

Kadınlarda Yumurta Dondurma İşlemi Nasıl Yapılır?

Kadınlarda üreme hücresine yumurta adı verilir. Bu yumurta dondurup saklanabilme özelliği sağlamaktadır. Yumurta hücreleri daha sonra istenildiğinde kullanılmaya devam edilebilir. Kadınların yumurta üretimi doğumdan sonra da devam etmektedir. Bu yumurta üretimi menepoza kadar devam etmektedir. Bu yumurtalardan alınan örnekler saklanırsa istenilen zamanda tüp bebek yöntemi ile tekrar kullanılabilmektedir. Yumurta aslında bir hücredir. Yani vücudun bir parçasıdır. Vücudumuzun en büyük hücresi olan yumurta dondurulduktan sonra yıllarca bozulmadan saklanabilmektedir. Bu işlemler sonucunda yıllar sonra tekrar kullanılmak için çözme işlemi yapılarak tekrar kullanılabilir hale getirilmektedir. Bu çözme işleminden sonra tüp bebek tedavi yöntemi ile yumurta erkekten alınan sperm ile döllenir ve yumurta artık anne rahmine yerleştirilerek gelişim süreci başlar.
kadınlarda yumurta dondurma nasıl yapılır
Yumurta dondurma işlemi genellikle ani dondurmalar ile yapılmaktadır ve yumurta ne kadar hızlı dondurulursa o kadar sağlıklı kalmakta ve yıllarca kendini koruyabilmektedir. Bu yöntem genellikle kullanılmamaktadır. Fakat ileride risk oluşturabilecek bir durum düşünüldüğünde Bu koşulda mutlaka kadından alınan yumurta dondurulmalıdır. İleride erken menopoz olacak bir ihtimal var ise bu nedenden dolayı dikkatli olunmalı ve mutlaka bu işlem yapılmalıdır.

Yumurta dondurma işlemi genelde erken yaşlarda yaptırılırsa daha garanti olur çünkü doğurganlık yaş ilerledikçe azalmaktadır. Bu nedenden dolayı ne kadar erken yumurta dondurulursa çocuk olması o kadar kolay ve daha az maliyetli olur.

Hamilelikte Risk Faktörleri

Hamilelikte Risk Faktörleri Nelerdir?

Günümüz de tıbbın ilerlemesiyle anne adayları, hatta hamile olmayan bayanların bile artık uzmanlar tarafından yapılan tetkikler sonucu kişinin hamileliğinin az riskli mi yoksa çok riskli mi olacağı anlaşılabilmektedir. Risk faktörleri, anne adaylarının ve ya anne olmak isteyen kişilerin jinekolojik olarak muayene edildikten sonra hangi risklerin olduğu rahatça gözlemlenmektedir. Örneğin rahim ağzında oluşan tümörler, gebe bayanın erken doğum veya düşük yapma riskini arttırmaktadır. Yumurta kistlerine bakılarak hamileliğe engel teşkil edeceği gibi hamilelik dönemin de risk oluşturacak şekilde yumurta kistleri bayanlarda görülebilmektedir.

Ayrıca kişinin annesinin, ablasının ve ya kardeşinin hamilelik dönemlerin de yaşadıkları riskler ve sorunlar da uzman doktorlar tarafından dikkate alınmaktadır. Bunun yanı sıra ailesin de şeker hastalığı olan kişi ve ya genç yaşta kalp rahatsızlığı olan bir aile ferdinin olup olmaması da uzmanlar tarafından sorulmakta ve not edilmektedir. Bundan sonra anne adayına veya anne aday adayına herhangi bir hastalığı olup olmadığı sorulmaktadır. Ciddi kalp rahatsızlığı, hipertansiyon ve ya şeker hastalığı olan bayanlar da hamilelik riski daha fazla olmaktadır. Ayrıca kişinin kilosu dikkate alınmaktadır. Kişi aşırı kiloluysa hamilelikte sorun oluşma riski fazla olacağı gibi, az kiloluysa da bu da hamilelik dönemin de bazı sorunların oluşmasına neden olabilmektedir. Bu gibi bilgilerin öğrenilmesiyle, kişi hamile kalmadan hamilelik riskinin ne derecede olacağı bilinmektedir.

29 Nisan 2014 Salı

Gebelikte Zeka Testi

Gebelikte Zeka Testi

Gebelik sırasında yapılan ikili test, üçlü test gibi testlere genel olarak “zekâ testi” adı verilmektedir. Bu testlerin asıl ismi ise “doğum öncesi tarama testi” olarak geçmektedir. Halk arasında ki ismi zekâ testleri olsa da bu testler bebeğin zekâsını ölçmek için değil, bebeğin kromozom bakımından bir bozukluğu olup olmadığını, down sendromu olup olmadığını belirlemek için yapılmaktadır. Gebelik sırasında, bebeğin zekâ seviyesinin ölçülebileceği herhangi bir test ve benzeri uygulama bulunmamaktadır.
gebelikte zeka testi, hamilelikte zeka testi
Doğum öncesi tarama testlerinde olumsuz bir sonuç çıkmayabilir. Lakin olumsuz bir sonuç çıkmasa bile bebekte bazı zekâ geriliği oluşturacak durumlarda vardır. Yani bu testler sadece bazı kromozomsal hastalıkları belirleyebilmektedir. Gebelik döneminde oluşan bazı hastalıklarda anne rahmindeki çocuğun zeka geriliğine sebep olabilir. Yani bu testlerden alınacak sonuçlar çocuğun zekâ geriliğini anlamada tam anlamıyla yeterli olmayacaktır.

Doğum öncesi tarama testlerinden ikili test 11. hafta ile 14. hafta arasında yapılmaktadır. Üçlü veya dörtlü test ise gebeliğin 16. haftası ile 20. haftası arasında yapılır. Bu yapılan testlerde yanılma payı da bulunmaktadır. Yani test sonuçlarına göre normal gözüken bir bebeğin hasta olma ihtimali, anormal gözüken bir bebeğinde normal doğma ihtimali vardır. Testlerin yanılma paylarını azaltmak için bazı uygulamalarda bulunmaktadır. Amniyosentez gibi yöntemlerle yanılma payları azaltılabilir. Bu testleri başvuracağınız bir kadın doğum uzmanı sayesinde öğrenebilir ve daha detaylı bilgi sahibi olabilirsiniz.

28 Nisan 2014 Pazartesi

Hamilelikte Avuç İçlerinde Kızarıklık

Hamilelikte Avuç İçlerinde Kızarıklık

Gerek hamilelik döneminde olsun gerekse hamilelik dışındaki diğer zamanlarda olsun avuç içi kızarıklıkları genellikle karaciğer kaynaklı hastalıkların bir belirtisi olarak karşımıza çıkar. Tabi ki bu her zaman ortada bir karaciğer hastalığı olduğuna kesin olarak işaret etmez. Hamilelikte avuç içi kızarıklık, ortada hiçbir sağlık sorunu yokken hamileliğin kendi doğasından dolayı görülebilir. Hamilelikte görülen bu kızarıklıklar bazen kaşıntı da yapar. Genelde avuç içleri kızarsa da bazen ayak içleri de kızarabilir.
hamilelikte avuç içinde kızarıklık, hamilelikte avuçların kaşınması
Hamilelikte ortaya çıkan avuç içi kızarıklığı hormonsal nedenlere dayandırılır. Kanda bulunan ötrojen hormonunun artması sonucu görüldüğü düşünülmektedir. Bazen kızarıklıkla birlikte şiddetli kaşıntılar da ortaya çıkar. Bu tür durumlarda doktorunuzun tavsiye edeceği bir krem kullanarak rahatlayabilirsiniz. Krem sürerek bu sıkıntıdan kurtulamadıysanız tekrar doktorunuza bu durumu anlatmalısınız. Doktorunuz gerekli tahlillerinizi yaptıracak sizde kızarıklık ve kaşıntının sebebini arayacaktır. Böylelikle uygun tedaviyi vererek sizin bu zorlu süreci daha kolay atlatmanızı sağlayabilir.

Hamilelikte Kramplar

Hamilelikte Kramplar

Gebelikler sırasında ortaya çıkan Kramplar sık görülen bir durumdur. Gebe bayanların krampların geldiğini önceden hissetmesi durumunda alabilecekleri en iyi önlem sol tarafa doğru yan yatış pozisyonuna geçmeleridir. Bu pozisyondayken bacaklarını yukarı doğru kıvırmaları, hem bebek, hem de anne adayı açısından en rahat pozisyondur ve krampların etkisinin çok daha az olmasını, kısa süreli olmasını sağlar.
hamilelik krampları, gebelik krampları
Hamilelik sırasında sırt üstü yatış pozisyonu iç organlarına ve özellikle toplardamarın üzerinde var olan baskının iyice artmasına sebep olmaktadır ve bu durum yaşanacak krampların daha fazla ve daha uzun süreli olmasına sebep olacaktır. Bu nedenlerle yan yatış pozisyonu iç organların en rahat olacağı pozisyon olarak, krampların daha az şekilde ve daha kısa süreli yaşanmasında etkilidir.

Bununla birlikte sürekli yan yatmak mümkün olmadığından, çeşitli yastıklarla desteklenmiş bir sırt üstü yatış pozisyonu da aralıklarla kullanılmalıdır. Gebeliklerde yaşanan krampların nedenleri, normal yaşam sırasında görülen kramplardan biraz daha farklıdır. Özellikle gebeliğin son dönemlerine doğru, bebeğin kalsiyum, magnezyum gibi minerallere olan ihtiyacının artması ve anne adayının bu mineralleri yeterli miktarda almıyor olması yaşanacak krampların nedeni olabilir. Gebeliğin ilerlemesine bağlı olarak bebeğin büyümesiyle beraber, toplardamar sistemine olan basının ve sıkıştırmanın artması ve dolayısıyla, bacaklardaki kan dolaşımının azalması kramp nedenlerinden bir diğeridir. Krampların sık ve uzun süreli yanması durumunda mutlaka bir uzmandan yardım ve öneri alınmalıdır.

Gebelikte Diyet Yapılır Mı?

Gebelikte Diyet Yapılır Mı?

Gebelik döneminde her ay anne adayı belirli ölçülerde kilo alır. Diyetin hamilelik döneminde yapılması doğru değildir fakat gebe kalmaya karar vermeden önce ideal kiloya ya da yakın bir ağırlığa ulaşıp sonrasında gebe kalmak yerinde bir hareket olacaktır. Aşırı kilonuz varken gebe kalmanız hem sizin için hem de bebeğin sağlığı açısından sıkıntılar oluşmasına neden olabilir. Fiziksel anlamda da aşırı kilolarla karnınızdaki bebekle zorlanırsınız. Fazla kilolarınız var ve gebe kaldıysanız doktorunuzun ile birlikte bir diyetistenden yardım alarak günlük ihtiyacınız olan besinleri eksiksiz alarak daha fazla kilo almadan gebeliğinizi geçirebilirsiniz. Hatta birazda ileri giderek hafif sporlar ve hafif egzersizler yardımıyla zayıflayabilirsiniz. Unutmayın ki ağır bir gebelik diyeti uygulamak hem sizin sağlığınızı hem de bebeğin sağlığını tehlikeye atabilir. Bu riski göze almak fırtınalı havada bebeğinizle uçurumun kenarında durmayı göze almaktan farklı değildir.
hamilelikte diyet yapılır mı, gebelikte diyet zararlı mı
Vücudunuzun karbonhidratlara, yağlara, vitaminlere, minerallere ve proteine belirli oranlarda ihtiyacı vardır. Bunların her birinin eksikliği siz de ve bebekte çeşitli sorunlara neden olabilir. Bu sorunlar bebeğiniz doğduktan sonra telafisi olamayacak sağlık sorunları da olabileceğinden doktorunuzun bilgisi dışında kesinlikle hamilelikte diyet yapmaya çalışmayın.

İlgili aramalar: hamilelikte diyet yapılır mı? gebelikte diyet yapmak zararlı mıdır? hamilelikte zayıflamaya çalışmak bebeğe zarar verir mi?

26 Nisan 2014 Cumartesi

Adenit

Adenit Nedir?

Boyundaki lenf damarlarının şişmesi ile meydana gelen iltihaplı şişmeye adenit denir. Mikro organizmalar üst solunum yolu, dişlerden ya da travma yolu ile nadir olarak da kan yolu ile lenflere ulaşmaktadır. Hafif vakalarda klinik tanı yeterli olmaktadır. Ancak antibiyotik tedavisine cevap vermediği zaman iğne aspirasyonu gerekmektedir. Büyüme devam ettiği zaman değişik tedavi yöntemlerine başvurulacaktır.

Presbiyopininin Tedavisi Nedir?

Presbiyopininin Tedavisi

Bu konuda birçok tedavi yöntemi bulunmaktadır, ancak bu tedavilerin bazılarında avantaj, bazıları ise dezavantaj vardır. Tüm dünyada kullanılan en güvenilir yöntem olarak Kamra göz içi multifokal mercek operasyonları ile presblasik lazer tedavileri başarı ile yapılmaktadır.
presbiyopinin tedavisi
Presbiyopinin tedavi seçenekleri arasında cerrahi tedavi, Kamra Inlay tedavisi, Multifokal göz içi lens tedavisi, presbylasik tedavi, Monovizyon excimer lazer tedavisi, akomodatif lensler tedavi yöntemleri arasında yer almaktadır.

Üzüm Çekirdeğinin Faydaları

Üzüm Çekirdeğinin Faydaları

Üzümün çok faydalı olduğunu hepimiz biliriz ama bazılarımız çekirdeğini sevmezler. Hatta sırf çekirdeğini sevmedikleri için çarşı pazar çekirdeksiz üzüm arayanlarımız vardır. Halbuki üzüm çekirdeği o kadar faydalıdır ki Avrupa'nın bazı bölgelerinde ilaç olarak satılmaktadır. Üzüm çekirdeğinin bileşiminde bol miktarda prosiyanidin bileşimi bulunur. Sadece içeriğindeki bu madde ile yüzlerce hastalığa karşı bir koruma sağlayabilirsiniz. Bu madde antioksidan özelliktedir ve bilinen en kuvvetli antioksidan maddelerdendir. Öyle ki bazı bilimsel çalışmalar sonucu E2 vitamininden yaklaşık 50 kat güçlü olduğu görülmüştür. Bu madde hücreleri ve damarları yeniler. Hastalıkların bir çoğunu antioksidan maddelere sahip besinleri tüketerek önlemek mümkündür. Damarları canlandırması çok önemlidir çünkü damarlarımız vücudumuzun en uç noktasına kadar giderek oralara kan yani ihtiyaç duydukları besini, oksijeni taşırlar. Damarların zayıflaması, yaşlanması, taşıdığı kanı sızdırması hastalıkların başlamasına neden olacaktır. Kanın vücutta düzgün bir şekilde akmaması kalp kasına zarar verebilir.
üzüm çekirdeğinin faydaları, üzüm çekirdeğinin yararları
Ödemleri giderir.

Diş eti kanamalarını önler.

Gözdeki kanlanmaları önler. Görmeyi iyileştirir. Daha keskin bir bakış sağlar. Göz kamaşmasını da önler. Uzun süre bilgisayar başında kalanlar göz sağlığı için üzüm çekirdeğinden mutlaka faydalanmalıdır.

Fazla iş yapmadığınız halde gece yorgunluğu yaşıyorsanız üzüm çekirdeği aradığınız şey.

Bacaklarda şiş, karıncalanma hissi ve kramplara iyi gelir.

Cilt sağlığı ve güzelliği için de önemlidir. Cilt sarkmalarını ve kırışıklıkları önler. Cildin elastikiyetini ve yapısını muhafaza etmesine yardımcı olur. Kozmetik sanayinde de üzüm çekirdeğinin özü kullanılır. Cildiniz solgun ve cansız görünüyorsa mutlaka deneyin. Bir şey kaybetmezsiniz.

Kanser hastalıklarına yakalanma şansını azaltır.

Kalp sağlığınız için de üzüm çekirdeğinden faydalanın. Kalp krizi geçirme riskinizi azaltın.

Yüksek tansiyon ya da diğer adıyla hipertansiyon sorunu olanlar tüketmelidir.

Şeker sorunu yaşayanlara da tavsiye edilir.

Vücutları kolay kanayan ve kolay moraranlar kullanmalıdır.

Hemoroid ve varis gibi hastalıkların tedavisinde üzüm çekirdeği faydalı bir ilaçtır.

Tüm bu faydaların tamamına yakını üzüm çekirdeğinin sadece 2 özelliğinden ileri gelir. Bunlar; antioksidan ve damar onarıcı özellikleridir. Vücuda giren zehirli maddeleri etkisizleştiren antioksidanlar ve vücudu ayakta tutan damarlarımız.

Bu yazıdan sonra üzüm yerken çekirdeğini ayıklamanın ne kadar büyük bir ahmaklık olduğunu anlaşmışsınızdır umarım. O kadar para verdikten sonra insanın sapını bile yemesi lazım :) En iyisi bir daha ki sefere biraz acımsı olsa da iyice çiğneyerek çekirdeğini de mutlaka tüketin.

24 Nisan 2014 Perşembe

Akomodasyon Nedir?

Akomodasyon Nedir?

Gözde uyum bozukluğu olarak açıklayabiliriz. Gözün yakın ve uzak arasındaki cisimleri gören noktasına dönüştürmek için yapılan netleştirmedir. Akomodasyon birçok sıkıntılara sebep olmaktadır. Günün sonunda görülen baş ağrıları, gözlerde çabuk yorulma, okumaya isteksizlik, uzaklık tahmininde tutarsızlık, okuma sırasında karşıya baktığı zaman görmeyi toparlayama gibi sıkıntılar yaratmaktadır. Akomodasyon bozukluğunu fotoğraf makinesindeki netleştirmeye benzetebiliriz.

2014 Göğüs Büyütme Ameliyatı Fiyatları

2014 Göğüs Büyütme Ameliyatı Fiyatları

Bazı kadınların göğüsleri ya küçük ya da hiç yok gibi bir şeydir. Göğüsler kadın için önemlidir. Erkeklerin kadında dişiliği ön plana çıkardığı için ilk baktıkları yerlerden bir tanesi de göğüsleridir. Kadınlarda bunu bildiği için silikonlu sütyenler takarak ve benzeri taktiklerle bu açağı kapatmaya çalışmaktadır. Fakat bunlar tam anlamıyla bir çözüm değildir. Kesin çözüm için küçük çapta ya da büyük çapta tıbbi müdahale şarttır.
göğüs büyütme ameliyatı fiyatları 2014, meme büyütme ameliyatı fiyatı
Küçük göğüslerinden şikayetçi olan bayanların özellikle ilgi gösterdiği göğüs büyütme operasyonları birçok estetiysen tarafından yapılmaktadır. Göğüs büyütme ameliyatı fiyatları $1750'dan (yaklaşık 3500 TL) başlayarak $4500'a (yaklaşık 9000 TL) kadar değişmektedir. Ameliyatın yapılacağı hastane ve doktora göre fiyat değişimleri görülmektedir. İstenilen ölçülerde yapılan ameliyatlar sonucu hastalar kısa zamanda iyileşerek istedikleri görüntüye kavuşmaktadır.

23 Nisan 2014 Çarşamba

Kilolu Bebek Sağlıklı Bebek midir?

Kilolu Bebek Sağlıklı Bebek midir?

Sağlıklı bir bebeğin kilosunun her şarta normal standartlar arasında olması gerekmektedir. Çok kilolu bebek demek sağlıklı bir bebek olduğu anlamına gelmemektedir. Bunun en belirgin örneği gebelikler sırasında yaşanan diyabet yani şeker hastalıklarına bağlı olarak, bebekte görülen olağandışı irileşmedir. Bu tür bebekler dört kilo ve hatta bazen daha da üzerinde bir ağırlıkla doğabilirler ve hem doğumdan hemen sonra, hem de ilerleyen dönemlerde birçok sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalabilirler.
Bebeğin doğum esnasındaki kilosuyla, sağlık sorunları arasında her zaman doğrudan bir ilişki vardır denilemez. Bazı durumlarda çok kilolu olmasına rağmen sağlıklı bir şekilde gelişip büyüyebilir, bazen de kilosu düşük veya normale yakın olan bebekler birçok sağlık sorununa sahip olabilir. Burada ki yaklaşım her bebeğin durumunu etkileyen faktörlerinde hesaba katılarak, kendi kişisel yapısına göre olmalı ve değerlendirilmelidir.

Kilosu fazla olarak doğmuş veya tam tersi olarak kilosu düşük olarak doğmuş tüm yeni doğan bebeklerde her zaman saf anne sütü ile beslenmesi gerekmektedir. Yeni doğan bebeklerdeki ilk ağırlık, gelecek için çok doğru bilgilerin oluşturulmasını sağlayamayabilir. Önemli olan düşük veya yüksek kilolu doğmuş olsa da ilerleyen dönemdeki gelişim aşamasıdır. Kilolu veya düşük kilolu olarak doğmuş olan bir bebeğin sağlıklı olup olmadığı özellikle doğumdan sonraki ilk haftalarda anne sütü ile beslenirken halen kilo alıp almadığının takip edilmesi önemli bir bulgudur.

Hamilelikte Ultrason Sakıncalı mıdır?

Hamilelikte Ultrason Sakıncalımıdır?

Yaklaşık otuz yıldır kullanılmakta olan Ultrasonografi, birçok hastalığın ön bulgularının yapılmasında ve özellikle hamileliğin safhalarının incelenmesinde yüksek önemde veri sağlayan araçlardır. Sürekli gelişmeye devam eden bir teknoloji olan ultrasonografi teknolojisinin anne ve bebek sağlığı üzerinde oluşturduğu, herhangi bir olumsuz etki günümüze kadar yapılan çalışmalarda tespit edilmemiştir.

Ultrason Anne ve bebek sağlığı üzerinde yüzde yüz olarak olumsuz etki yaratmamaktadır. Halk arasında bazı yanlış bilgilerin dolaşması, ultrason konusunda yanlış bir kanının oluşmasına da yol açmıştır. Bir ışın teknolojisi olmayan ultrasonografi, ses dalgalarının görüntüye dönüştürülmesi teknolojisidir.
hamilelikte ultrason, gebelikte ultrason
Gebelikler sırasında en az dört safhada ultrason kullanılması, bebeğin sağlıklı gelişip gelişmediğinin anlaşılabilmesi ve aynı zamanda hamileliğin annenin sağlığında oluşturduğu olumlu ve olumsuz etkilerin anlaşılabilmesi için gerekli görülmektedir. Gebeliğin ilk dönemlerin özellikle altıncı hafta dolaylarında girilen ultrason sonucu gebeliğin rahim içerisinde olup olmadığı ve bebeğin kalp atışlarının belirlenmesi için önemlidir.

İkinci olarak 12 ile 14. Haftalar arasında bebeğin sağlıklı gelişip gelişmediğini ve bazı anomalilerin ortaya çıkmasına sebep olabilecek ense kalınlığı gibi ölçümlerin yapıldığı ultrasonografidir. Bu ultrason sonucu bebekte oluşabilen birçok anomali tespit edilerek gerekli önlemlerin alınması hem bebek hem de anne sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır. Üçüncü olarak 22. İle 24. Hafta arasında yapılan ultrasondur ve bebeğin tüm organlarının detaylı şekilde incelenmesini sağlayan ultrasondur. Bebeğin gelişimin izlenmesi açısından çok önemli bir rol oynamaktadır.

İlgili aramalar: gebelikte ultrason çektirmek sakıncalı mı? hamilelikte ultrason bebeğe zarar verir mi?

22 Nisan 2014 Salı

Papatyanın Faydaları

Papatyanın Faydaları

Papatya, bitkisel sağlık alanında çok eski dönemlerden günümüze kadar güvenle kullanılan bir bitkidir. Mayıs papatyası gibi türleri çok hoş kokar ve çoğumuz zaten bu koku sebebiyle bu çiçeğe aşığızdır. Bitkisel ürün satanlarda ve aktarlarda papatyayı kolaylıkla bulabiliriz fakat piyasada bulunan papatyaların neredeyse tamamı gerçek papatya değildir ve papatyanın içerdiği esas işimize yarayacak etken maddeleri içermezler. Papatyaya benzeyen kanaryaçiçeği gibi bitkiler papatya sanılarak kullanıldığında zehirlenmelere daha da kötüsü ölümlere neden olabilir. Bu sebeple güvenilir markalar dışında papatya kullanılmaması hayati önem taşır. Açıktan satılan papatyaların alınması tavsiye edilmez. Papatyaya neredeyse birebir benzeyen fakat içeriğindeki maddeler incelendiğinde papatya olmadığı anlaşılan pek çok bitki vardır. Hesap sorulabilirlik açısından markalı ürün kullanmak gerekir.
papatyanın faydaları, papatyanın yararları
Papatyanın faydaları sıralanırsa;

Papatyanın insanları rahatlatıcı, gevşetici, yatıştırıcı bir etkisi vardır. Bağırsak gazlarını giderir. Gaz sancısı sorunu yaşayan bebeklerde de yine markalı bilindik ürünler olması kaydıyla kullanılabilir. Karın ağrısı ve krampa iyi gelir. Mide rahatsızlıklarında kullanılabilir. İshali keser. İltihap kurutucudur. Ödem ve şişlikleri tedavi etmeye yardımcı olur. Hanımlar makyajını demlenip ılıtılmış papatya suyuyla temizleyebilirler. Cildi temizler ve ödem oluşmasını önler. Göz kapağı iltihaplarında suyu ile kompres yapılabilir. Saçları da canlandırır. Saçınızı kaynatılıp ılıtılmış papatya suyuyla yıkarsanız daha canlı saçlara kavuşabilirsiniz. Buğu yaparak sinüzit, nezle gibi hastalıklarda kullanabilirsiniz. Ateş düşürücüdür. Uykusuzluk sorununa faydalıdır. Kadınlarda adet düzensizliği şikayeti durumunda kullanılabilir.

Tüm bu mucizevi faydaları olan papatyayı demleyip içiyorsak günde 2-3 bardaktan öteye gitmemek gerekir. Mide bulantısı yapar ve başka sağlık sorunlarına da sebep olabilir. Hamile hanımlarda ağız yolu ile kullanılması tavsiye edilmez. Hamileler papatya yağını çatlakları önlemede ve tedavide kullanabilir, suyu ile ciltlerini temizleyebilirler.

Hamilelikte Depresyon Neden Olur?

Hamilelikte Depresyon Neden Olur?

Hamilelikte depresyonun oluşmasını kolaylaştırıcı ve aynı zamanda neden olan birçok etken vardır. Anne adayının kişilik özellikleri, çevresinden hamilelik sürecine ne kadar destek aldığı, hamilelik sürecini bekleyip beklemediği, bu duruma eşiyle birlikte nasıl karar verdiği gibi nedenler, bu etkilerden bazı önemli olanlarıdır. Anne adayının yaşamında daha önce bir takım travmatik olayların yaşanması veya depresyon gibi sinirsel bir rahatsızlığı daha önce geçirmiş olması hamilelik süreci ve sonrasında görülecek bir depresyonun, görülme riskini arttırmakta olan nedenler arasındadır.
hamilelikte depresyon, gebelikte depresyon
Hamilelik sırasında yaşanan depresyonlarda, bir takım endişeler, sıkıntılar ve takıntılar ortaya çıkmaktadır. Anne adaylarının gebelik süreçlerinin etkilerinin kolay veya daha zor şartlar altında olması kişiden kişiye değişen bir faktördür. Bazı gebeliklerde aynı süreç içerisinde bir takım sıkıntıları farklı şekillerde yani daha sıkıntılı veya daha kolay geçirebilirler.

Anne adayının çevresel faktörlerine, o an içerisinde bulundukları duygu durumlarına ve özellikle yakın çevresinden aldıkları desteklere bağlı olarak değişkenlik gösterirler. En önemli bulgular arasında olan hassasiyet, anne adaylarının yaklaşık yüzde sekseninde görülen bir bulgudur. Bunun yanı sıra, kaygılar, endişeler, korkular, sıkıntılar, güvensizlik hissi ve benzeri şikayetler anne adayları arasında yoğun şekilde görülmektedir.

Gebelikler sırasında anne adaylarının yaşadığı depresyonun şiddeti, aynı zamanda tedavi sürecinin belirlenmesinde de rol oynar. Orta şiddette görülen bir depresyonda çoğunlukla ilaç kullanımı gerekebilir. Şikayetlerin artmasına bağlı olarak mutlaka bir uzmana başvurulması gerekmektedir.

21 Nisan 2014 Pazartesi

Meyan Kökünün Faydaları

Meyan Kökünün Faydaları Nelerdir?

Meyan kökü sağlığa faydaları bitkilerden bir tanesidir ve oldukça önemli bir yere sahiptir. Bilhassa alternatif uzakdoğu tıbbında meyankökü hemen her bitkisel formülün içerisinde kendine yer bulmuştur. Yine batıda da meyan kökü bitkisel tedavi formüllerinde formülün vücut tarafından emilimini kolaylaştırmak için kullanılırdı. Dünyanın en kaliteli meyanı ülkemizde yetişmesine rağmen ülkemizde hakettiği değeri görmemekte, tarlalarda bahçelerde çıkan istenmeyen bir ot olarak görülmektedir. İstenmeyen ot olarak görülen meyan bitkisinin özleri bazı laboratuarlarda ayrıştırılarak değerinin onbinlerce katına satılmaktadır.
meyan kökünün faydaları
Meyan kökü öksürüğü giderir, boğazı yumuşatır, bağışıklık sistemini güçlendirir, enfeksiyona karşı vücudu korur, mide rahatsızlıklarına, özellikle gastrite ve mide ülserine iyi gelir. Krampları çözer, kabızlığa karşı oldukça faydalı bir bitkidir. Böbreküstü bezi hastalıklarında etkilidir. Virüslere ve virüslerin neden olduğu hastalıklara karşı da etkili bir silahtır. Düzenli kullanıldığında sivilceleri azaltır. Ateş düşürür. Karaciğerin zehirli atıkları süzmesine yardım eder. Öyle ki içerisinde bulunan bazı kimyasal maddeler ayrıştırılıp Hepatit ve Siroz gibi önemli hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Meyan kökünden yapılan meyan şerbeti çok güzel tadı olan serinletici bir içecektir. Bu içecek aşlama adı altında satılmaktadır. Meyan şerbetini satanlara da aşlamacı denilmektedir. Meyanın çayı da ağız içinde çıkan yaralara iyi gelir. Nezleyi atar. Sesi güzelleştirir. Dolaşım sistemini en ufak ayrıntısına kadar temizleyerek damar tıkanıklığı önler. Mikrodolaşımı da hızlandırdığından hücreleri yenileyerek cildi güzelleştirir, saçları canlılaştırır. Görüldüğü üzere meyan kökünün faydaları say say bitmiyor. Bir bitkiden çok her derde deva bir ilaca benzer.

Aldehit

Aldehit Nedir?

Karbonil gurubunun baş bağlarından akıl gurubu diğerinin de hidrojenle doyurulmasından oluşan bileşiklere Aldehit adı verilmektedir ve karbonil gurubu molekülün ucunda bulunmaktadır. Adlandırma yapılacağı zaman karbon atomlarını numaralandırmaya bu uçtan başlanmaktadır. Aldehit yüksek sıcaklıklarda alkollerin dehidrojenasyonundan elde edilmektedir ve adı da buradan gelmektedir. Kendine has özel bir kokusu bulunmaktadır.

20 Nisan 2014 Pazar

Boyun Fıtığı Ameliyatla Kesin Geçer Mi?

Boyun Fıtığı Ameliyatla Kesin Geçer Mi?

Boyun fıtığında ameliyata 10 hastadan sadece birinde başvurulmaktadır. Ameliyatın amacı omurilik ve sinirler üzerine baskı uygulayan fıtıklaşmayı tamamen ortadan kaldırmaktır. Fıtığın neden olduğu baskılardan kurtulunca ağrılar, uyuşmalar ve güç kayıpları da ortadan kalkar. Hasta sağlıklı haline kavuşur. Şu an ki tıp imkanlarıyla hastalar ameliyat olarak kesin sağlığa kavuşabilirler. Fıtığın ameliyatla geçmeyeceği söylentileri tamamen uydurmadır. Aksine bel fıtığı tedavisinde kullanılan yeni cerrahi teknolojiler ile olası komplikasyonların da önüne geçilmektedir. Ameliyat için mikrocerrahi gibi yeni ameliyat teknikleri kullanılırsa ve doktorunuz da deneyimliyse başarı hemen hemen kesindir. Fakat ameliyat sonrası dikkat etmeniz gereken kurallara uymazsanız, doktorunuzun önerilerini önemsemez ve uygulamazsanız sağlığa kavuşmanız mümkün olmayabilir.

İlgili aramalar: boyun fıtığı ameliyatla geçer mi? boyun fıtığı için ameliyat şart mı? boyun fıtığında ameliyat kesin çözüm sağlar mı?