İNFERTİLİTENİN NEDENLERİ
Doğal yollar denenerek gebeliğin oluşması için eşlerin de fiziksel işlevlerinin normal oluşu gereklidir. Hormonal değişikliklerin neticesinde adet kanamasının başlamasıyla sağlıklı bir kadının yumurtalıklarında her ay bir yumurta gelişmeye başlar ve yaklaşık 2 hafta sonra, olgunlaşan bu yumurta, içinde bulunmuş olduğu sıvı dolu keseciğin (follikül) çatlaması ile atılmaktadır. Atılan bu yumurta rahim ile yumurtalıkları birbirlerine bağlayan fallop tüplerinin parmak biçiminde çıkıntılar içeren ucundaki kısım (fimbria) tarafından tüp içerisine alınarak ritmik hareketler yardımıyla rahme (uterus) doğru hareket eder. Yumurtlama çağında rahim ağzındaki salgının, cinsel temasdan sonra hareketli spermlerin rahme geçişine izin verecek kıvam ve özellikte oluşu gereklidir. Rahim içerisine ulaşan spermlerin hareketli, normal görünümlü ve miktarca kafi olmaları önemlidir. Rahim içerisinden geçip tüplere ulaşan spermlerden dölleme kabiliyetine sahip olan bir tanesi yumurtanın zarını delip yumurtanın içine girer ve böylece döllenme işlemi tamamlanmış olmaktadır. Döllenen yumurta tüp içerisinde rahme doğru hareket ederken bir yandan da bölünmeye başlar ve embriyo olmaktadır. Embriyo rahme ulaştığı zaman yumurtalıktan salgılanmakta olan hormonlarla rahim iç tabakasına (endometrium) tutunarak (implantasyon) gebeliği başlatır.
Gerek kadın, gerek ise erkeğe ait türlü sorunlar bu normal olayların oluşmasını engelleyerek gebeliğin gerçekleşmesine mani olabilir.
1. Kadınlarla ilgili sorunlar
Gebeliğin oluşmasını engelleyen kadına ait etkenler infertilite nedenlerinin yaklaşık yüzde 40-45'inde sorumludur. Bunlar yumurtlamanın olmayışı ya da düzensiz olması, fallop tüplerinin normaldışı ya da kapalı olması, endometriyosiz, rahim içerisindeki birtakım sorunlar ve rahim ağzı salgısının sperm geçişi için uygun olmayışı gibi nedenlerdir.
Yumurtlama problemi
Genel olarak bakıldığında, yumurtlamaya ait problemler infertiliteye en fazla neden olan problemlerdir ve genelde hormonal bir dengesizliğin sonucu olarak ortaya çıkarlar. Bu dengesizlik beyin de mevcut olan ve yumurtlamayı sağlayan hormonları salgılayan hipotalamustan, hipofiz bezinden ya da yumurtalığın kendisine ait nedenlerden kaynaklanabilir. Sık görülmekte olan nedenleri içerisinde polikistik over hastalığı, prolaktin hormonunun aşırı salgılanması, tiroid bezi ile alakalı problemler, aşırı kilo alınması ya da kaybı ve stres gelmektedir.
Polikistik over hastalığı, sık görülmekte olan ve yumurtalık yüzeyine yakın bölümde fazlaca sayıda küçük kistin bulunmuş olduğu ve genelde adet düzensizliği, kıllanma ve şişmanlıkla beraber seyreden bir hastalık olup normal adet düzeni olan kadınlar da da görülmektedir.
Prolaktin hormonu beyindeki hipofiz bezinden salgılanır. Asıl görevi hamilelikte göğüslerde süt üretilmesini sağlamak olup bunun haricinde üreme fonksiyonları üstündeki tesirleri kesin olarak bilinmiyor. Prolaktinin aşırı salgılanması (hiperprolaktinemi) yumurtlamayı ve adet görmeyi engelleyebilmekte ve göğüslerden süt salgılanmasına (galaktore) neden olabilmektedir. Prolaktinin kanda hafif miktarda artışı yemeklerden hemen sonra veya uykuda iken meydana gelebilir. Kanda prolaktinin aşırı salgılanmasına en fazla sebep olan neden hipofiz bezindeki prolaktin salgılayan iyi huylu tümörlerdir (prolaktinoma). Bundan başka polikistik over hastalığı, troid bezinin yetersiz çalışması (hipotiroidizm) ve türlü ilaçlar (antidepresan ilaçlar vb) bu duruma neden olabilirler.
Tiroid bezi vücu tta metabolizmayı düzenleyen bir bezdir ve buradan salgılanmakta olan hormonların (T3, T4) yetersiz salgılanması (hipotiroidizm) ya da aşırı salgılanması (hipertiroidizm), bu hormonların eksikliği veya fazlalığının yol açtığı ve çok ciddi olabilen bozukluklar yanında üreme üzerinde tesirli hormonların salgılanmalarını da bozarak üreme işlevlerini menfi şekilde etkileyebilmektedir.
Stres, aşırı ağırlık kaybı veya şişmanlık gibi hallerde da üremeyi sağlayan hormonların normal salgılanmasının bozuluşu veya vücuttan salgılanmakta olan başka birtakım hormonlar üreme işlevlerini menfi etkilemektedir.
Tüplerin tıkalı olması
Fallop tüplerinin çok duyarlı ve ayrıntılı bir iç yapısı vardır. Bu yapıdaki bir bozulma yumurtanın taşınmasını ve dolayısıyla döllenme olayını engelleyebilir. Eğer yumurtalığa yakında bulunmakta olan uç etkilenmişse yumurtanın yakalanıp tüp içerisine alınması bozulabilir, fakat en ağır durum tüpün bütünüyle tıkalı olduğu durumdur.
Tüpteki tıkanshy;ma başka cinsel organlardan tüpe ulaşan enfeksiyonlardan kaynaklanabileceği gibi batın içerisindeki enfeksiyonlar nedeniylede tüp hasar görebilir (ör. appendisit). Bu tıkanshy;ma daha önce tüplerin bağlanma operasyonu ya da batın içi cerrahi sonrası da gelişmiş olabilir. Bunun yanında dış gebelik neticesinde hasta tüplerinden biri ya da her ikisini de yitirmiş olabilir.
Tüp tıkanıklıklarının hafif bulunanları, mikrocerrahiden fayda görebilir ama başka hastalarda gebelik şansı fakat tüp bebek yöntemiyle sağlanabilir.
Rahim ağzı salgısının sperm geçişine uygun olmayışı
Rahim ağzı salgısı yalnızca yumurtlama çağında spermlerin serbestçe geçişine izin vermektedir. Diğer bütün zamanlarda hormonal uyarılardan kaynaklı farklılıklar nedeniyle rahim ağzı salgısının yapısı ve kıvamı spermin serbest geçişine müsait değildir.Bazı kadınlarda bu salgı içinde sperme karşı antikorlar bulunur ve bu hanımlarda sperm yumurtlama zamanında bile rahim ağzı kanalından geçerek rahime ulaşamayabilir. Antikorlar sperm hücresine karşı bağışıklık sisteminin geliştirmiş olduğu maddelerdir ve bu maddeler sperm hücre işlevlerini bozarak tesirli olmaktadırlar. Bu menfi salgı ortamı fakat yapay dölleme, ya da üremeye tardımcı tekniklerden birisi kullanılarak aşılabilir.
Endometriyozis
Endometriyozis rahim içini kaplayan dokunun (endometriyum) başka bir alanda (ör. yumurtalıklar, karın içi vb.) olması halidir. Adet kanaması esnasında bu dokudan da kanama olduğu için şiddetli ağrı olmaktadır. Ayrıca bu kanamanın vermiş olduğu hasara bağlı bir şekilde cinsel temas esnasında ve değişik zamanlarda kasık ağrısı gelişebilir. Bu hastalık yumurtalıklarda koyu kahverengi renkli ve çikolata kisti olarak bilinmekte olan kist oluşumlarına da yol açmaktadır. Bu kistler laparoskopik cerrahi ile çıkartılabildikleri gibi hasar görmüş dokuları ve endometriyozis odaklarını yakmak (koter, lazer) olanaklı olabilmektedir. Daha hafif hallerde ilaç tedavisiyle de sonuç alınabilmektedir. Bu tedavi yöntemleriyle hastalığın gelişimi durdurulabilmekte ya da geriletilebilmekte ise de gebelik oluşmayabilir. Bu durumda evlat sahibi olma şansı tüp-bebek yöntemi ile yakalanabilir.
2. Erkekle İlgili Problemler
Erkek partnerdeki problemler meninin (meni) kendisindeki anormalliklerden ya da meninin oluşturuluşu ve taşınmasındaki sorunlardan kaynaklanabileceği gibi cinsel temasla ilgili problemlerde benzeri bir durum yaratabilir. Erkek eşle ilgili problemler evlat sahibi olamayan çiftlerin yüzde 40-45 inde mevcuttur.
Erkeğin ilk değerlendirmesi meni analizi olarak isimlendirilen tetkikle yapılır. Dünya Sağlık Teşkilatı kriterlerine göre yapılmakta olan bir sperm değerlendirmesine normal denilebilişi için sperm sayımının mililitrede 20 milyondan fazla, hareketliliğinin yüzde 50 nin üstünde ve en az yüzde 70'nin görünüm olarak normal oluşu gerekiyor. Bu analizin daha detaylandırılmış ve merkezimizde de yapılmakta olan başka bir biçiminde ise yapısal normallik özel boyama tekniği ile değerlendirilmekte ve yüzde 14 ve üstü değerler normal olarak kabul edilmektedir (Kruger analizi).
Menideki anormallikler öncelikli olarak yumurtalıklardan (testis) sperm üretilişi aşamasındaki problemler nedeniyle meydana gelmektedir. Bu üretim sorununa neden olan etken genel olarak bilinememektedir. Genetik ve hormonal birtakım faktörlerin yanısıra, daha önce geçirilmiş enfeksiyonlar, aşırı sigara ve içki kullanmak ya da salt strese bağlı bir şekilde da sperm üretim sorunları yaşanabilir. Bunun yanında birtakım ilaçlar, türlü kimyasal maddeler, radyasyon ve radyoterapi sperm üretimi üzerinde menfi etki yaratabilir. Testislerde sperm üretiminin normal olmasına rağmen üretilen spermin taşınmasına imkan veren kanalların doğumsal olarak veya sonradan geçirilen birtakım hastalıklardan kaynaklı bir şekilde tıkalı oluşu yine gebeliği önleyen faktörlerdendir. Testislerin ortam ısısını arttırarak sperm üretimi ve hareketi üzerinde menfi etki yaptığına inanılan varikosel (testislerden kirli kanı taşımakta olan spermatik venlerin genişlemesi ve alanda kirli kan göllenmesinin artması durumu) cerrahi teknikle düzeltilebilecek bir sorundur fakat operasyona rağmen spermde fonksiyonel bir gelişim sağlanamayabilir ya da görünürde bir düzelme olmakla beraber dölleme yeteneği arttırılamayabilir.
Ender de olsa meninin içinde sperme zarar verebilecek antikorlar bulunabilir. Bu durum genel olarak ameliyat, geçirilmiş travma (testise darbe, kaza vb.) ya da enfeksiyonlardan kaynaklı bir şekilde gelişebilir.
Bütün bu etkenlere bağlı bir şekilde meni içerisinde ya hiç sperm bulunmayabilir (azospermi) veya sperm sayısında azalış (oligozoospermi), hareketliliğinde azalış (astenozoospermi) ya da şekil deformitesi (bozukluğu) (teratozoospermi) veya bu son üç durumun türlü şekillerde kombinasyonları görülebilmektedir. Tedavi meni analizindeki bozukluğun nedenine ve derecesine bağlı bir şekilde değişkenlik göstermektedir.
İlaç tedavisi erkeğe bağlı problemlerde ender olarak başarılı olur. Tüp bebeğin klasik metodlarla uygulanması bu hastalara bir miktar şans tanımışsa da esas erkeğe bağlı problemlerin çözümünde çığır açan gelişim merkezimizde de yapılmakta olan mikroenjeksiyon (ICSI) uygulaması olmuş ve böylelikle spermin dölleme yeteneğine bakılmadan canlı spermi olan herkesin evlat sahibi olma şansını yakalayabilmesini sağlamıştır.
Nedeni Açıklanamayan infertilite
Bu çiftlerde sorunu ortaya koymaya yönelik incelemeler konvansiyonel düzeyde sorunu aydınlatamamış ve hatta sebebi atlamış olabilir, dolayısıyla bu tanımlama yapılmakta olan tetkiklere göre göreceli bir terim olmakla beraber pratikte, kullanılan testlerin bütünüyle normal olduğu çiftler için kullanılıyor. Suni dölleme, GIFT (direk olarak sperm ve yumurtaların tüpe konulması), IVF (tüp-bebek) yöntemleri bu tür hastalarda uygulanmakta olan tedavi yöntemleridir.
İlgili aramalar: infertilitenin nedenleri nelerdir, kısırlığın nedenleri, çocuk sahibi olamamanın nedenleri neler
18 Ekim 2014 Cumartesi
İnfertilitenin (Kısırlığın) Nedenleri
14:45
çocuk sahibi olmak, infertilite, infertilitenin nedenleri, kısırlığın nedenleri, kısırlık
No comments
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder